Kayıtlar

Temmuz, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

2014 YILINDA NAMUSLU KADIN TANIMINDAN HAREKETLE BİR KAÇ SÖZ..

Resim
“Haya meselesi çok önemlidir. Kadında olsa daha da güzeldir. İffet de çok önemli. Sadece bir isim değil, kadın için bir süstür iffet. Erkek için de bir süstür. Erkek zampara olmayacak. Kadın da iffetli olacak. Mahrem-namahrem bilecek. Herkesin içinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak. İffetini koruyacaksın!” diyor Bülent Arınç.  Buradaki paradoks Bülent Arınç'ın daha çok kadın üzerinden yaptığı "namuslu insan" tanımlamasının ağırlıklı olarak kadın üzerinden yapılması değildir.. Dikkat edilirse zat-ı muhteremin namusluluk tanımlamasında kadına düşen rol daha fazladır ve tamamen cinsiyetçi davranışlar ile açıklanır. Bu başlı başına bir garabet, başlı başına cinsiyetçi bir bakış ve egemen cinsiyetin erkek olduğu kabulüne dayalı bir görüşün yansımasıdır. Aslına bakarsanız tutarlıdır adam... Fikir ve zikir konusunda yani... Ama buradaki asıl paradoks, kadının namuslu olmasındaki rolünü böylesine tanımlayan ve ortaya koyan  kişinin ve mens

" İYİ İNSAN - VİCDANLI İNSAN "

Genel olarak vicdansız cahilden katil, vicdansız okumuştan hırsız çıkar. Yani asıl dert vicdansızlıktır... Lakin vicdanlı insan yetiştirmek diye bir şey yoktur. Vicdan zamanla edinilen göreceli bir duygudur. Akıl ve kültürel genlerle yakından ilgilidir.   Aslında "iyi insan" yetiştirmek diye bir şey vardır.  İşi vicdana bıraktığımız an bittiğimiz andır. Çünkü vicdan işin içine girdiğinde seküler yaşamı metafizik kural ve ilkeler ile düzenleme başlar. Söz konusu kurallar ve ilkeler dünyevi ve evrensel olmaktan çok bireysel ve subjektif olmak zorundadır. Çünkü "doğru" ve "iyi" olanı belirleyen göreceli bir bir yada bir kaç gücün tahakkümüne kalır. Hepsinin de referansı Tanrıdır. Oysa Tanrı asla böyle bir düzen ve böyle bir dünya yaşamı öngörmemiştir. Bu Tanrı adına hareket ettiğini sanan ve söyleyenlerin "güç sahibi" olmaktan başka derdi olmayanların işidir. Kaos, adaletsizlik ve zulüm üretir. Vicdan insanın içsesidir. Ama hayat birilerinin içses

FUTBOLDA ALMANYA ÖRNEĞİNDEN YOLA ÇIKARAK...

Resim
ALTYAPI BAŞLANGIÇTIR, BAŞLANGIÇ HER ŞEYDİR,  DOĞRU ALTYAPI DOĞRU BAŞLANGIÇ DEMEKTİR,  DOĞRU BAŞLAYAN HER ŞEY EĞER DOĞRU DEVAM EDERSE "GELİŞİM" DENEN ŞEY GERÇEKLEŞİR. Almanya Löw'ün dediği gibi bir günde dü nya şampiyonu olmadı.   2000'li yıllara doğru futbolda göreceli de olsa geriye düşen Almanya ciddi bir altyapı hamlesi başlattı. Bunun için "altyapılarda futbol akademileri" projesini yaşama geçirdi. 2014 dünya kupası meyvesi işte bu akademilerin 10-15 yıllık bir sürecinin doğal sonuçlarıdır. Burada öncelikle dikkat edilecek nokta; Söz konusu bu proje Löw'e ya da bir başkasına "Almanya Futbol Direktörü" gibi megalomanik paye ve ünvanlar vererek değil, zaten var olan iş ahlakı, iş sorumluluğu, iş üretkenliği, değerli emek ve bilimsel temelden hareket eden geniş bir kadronun işe koşulmasıyla gerçekleşmiştir.   İşe koşulan insanlar eski profesyonel futbolcu veya değil diye ayrıma tabi tutulmamış, özellikle okuyan kendini

2014 DÜNYA KUPASI ALMANYA'NIN... SÜRDÜRÜLEBİLİR KALİTE KAZANDI...

Resim
DÜNYA KUPASINDA OYNADIĞI TÜM MÜSABAKALAR BOYUNCA “SÜRDÜRÜLEBİLİR KALİTE” AÇISINDAN DA, BİR MAÇLIK PERFORMANS AÇISINDAN DA KUPA HAK EDENİN OLDU.  YANİ ALMANYA'NIN OLDU... 2014 Dünya Kupası grup maçlarından itibaren Almanya’nın neredeyse en hatasız oynayan takım olması, alan savunması ve hücum varyasyonları açısından en istikrarlı oynayan takım olması ve elbette maçın başından sonuna kadar dikkati ve konsantrasyonu hiç bozulmayan takım olması onun dördüncü kez dünya şampiyonu olmasını hak ettiğini gösteren özelliklerinin başında geliyordu. Almanyanın final maçındaki 4:2:3:1dizilişindeki şaşırtıcı kişi elbette Kramerdi. Niçin Kramer ile başlanıldığı konusu ise Khedira’nın muhtemel sakatlığı olsa gerekti. Ancak buna karşın yinede Kramer ile oyuna başlama çok anlaşılır bir seçim değildi ve nitekim Kramer’in zorunlu değişikliğinden sonra oyuna alınan Schürle Arjantin'in hızının kesilmesi ve Almanya’nın ofansif hız kazanmasına belirgin katkı sağladı.   Yine hücumda s

BREZİLYA YENİDEN “TOPLUMSAL FUTBOL DEĞERLERİNE” DÖNMELİDİR.

Resim
Sosyolojik ve Felsefi Bir Analiz Şili, Kolombiya, Kosta Rika ve Meksika üzerinden yürüyen o güzelim "Latin Futbolunu" bırakıp, asla aslı gibi olamayacağın ve kültürel genetiğine hiç de uymayan Avrupa ekolü temelinden bir futbola kayarak, sözüm ona "tereciye tere satmaya çalışmanın" bir sonu olmalıydı ama değil mi ya... Avrupa ekolü futbolunun en önemli temsilcilerinden Almanya'dan böylesi tarihi bir dersi almak Brezilya için özüne dönmenin miladı olmalıdır ve büyük bir olasılıkla olacaktır da. Avrupa'ya oyuncu ihraç etmek başka, Avrupa'ya ihraç ettiğin oyuncular ile Avrupa futbolundan yürümek başka şeydir. Sen bunu anlamadıysan, bir gün birisi gelir ve bunu sana anlatır. Avrupa'ya ihraç ettiğin oyuncular ile Avrupa futbolu oynamaya çalışmak on yıllarını verdiğin ve senin folklorik bir özelliğini yansıtan futboluna ihanet etmektir. Değerlerine asla ihanet etmeyeceksin. Değerlerini geliştirebilir, reforme edebilir ve yeniden sentezl

ALMANYA 7- BREZİLYA 1; BREZİLYA İÇİN BİR DÖNEMİN BİTİŞİ, YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGIÇ MİLADI

Resim
2014 Dünya kupası yarı finalinde oynanan Almanya, Brezilya maçının muhteşem bir maç olacağını ve Almanya’nın bir adım önde olduğun ile ilgili öngörü yapmak elbette mümkündü ama, müsabakanın Almanya lehine bu denli muhteşem geçeceğini ve sonuçlanacağını tahmin etmek pek kolay değildi.  Müsabakanın teknik analizinden önce önemli bir noktanın altını çizmek gerekir. Almanya bu kadar farklı kazanırken dahi bir gevşeme, işi savsaklama içinde olmadı. Zaten böylesi bir oyun sistematiği sadece taktik ve teknik beceri değil, önemli bir kişilik ve davranış becerisinin takım olarak sergilenebilmesiyle mümkündür. Daha da önemlisi olağan üstü farkla önde sürdürülen ve maçı kazanmanın kesinleştiği bir müsabaka sürecinde ve sonrasında hiçbir Alman ulusal takım oyuncusundan rakibi küçümseyen ve rencide eden bir davranışın görülmemesi üzerinde durulmaya değer bir konu. Bu eğitsel açıdan ibret alınacak ve spor okullarındaki derslerde anlatılacak bir husustur. Çünkü fair-play denilen “iyi oyun