Kayıtlar

Eylül, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TARIM / HASAT

Resim
Hasat zamanları kimileri için romantik bir hazan mevsimidir. Oysa çalışan için her mevsim emeğin işgücüne dönüşmüş halinin karşılığıdır hasat. Tarım dünyanın en kadim, en ulvi ve en değerli üretim alanıdır. Tarım demek illa ki tarım toplumu olmak demek değildir. Tarım ülkesi olmak demektir. Tarım insanı olmak demek, öldürmeden, can yakmadan, yok etmeden üretmek demektir. Tarım ülkesi olmak ise dünyayı kirletmeden yaşamayı öğrenmek demektir. Sanayi ve endüstri fetişizminin kirlettiği dünyada ve toplumsal yapıda tarım, insanoğlunun doğayla işbirliği yaptığı ya da yapabildiği tek alandır. Tarım ve doğaya uygun tarım sanayi insan ve doğa ile barışık yaşayabilmesinin yegane üretim ve tüketim ekonomisi modelidir. Tarımı ve özellikle güvenli tarımı yeniden keşfetmeden ve onu egemen kılmadan insanoğlu pisliklerden, hastalıklardan ve yalnızlıklardankurtulamaya caktır. Tarım insan, toprak, hayvan, bitki demektir. Tarım olmadan hayat olmaz. Hayatın bu kadar zorlaşması tarımın kapitalizme tesl

Mücadele yaşama sevincini yitirmemektir

Resim
DERT YANARAK PASİFİZE OLMAK YERİNE, TOPLUMSAL AMAÇLI YARARLI OLMAYI SEÇMEK EN İYİ MÜCADELE BİÇİMLERİNDEN BİRİSİDİR. Kötü bir ve adil olmayan bir sistemde, o sistemin gerektirdiği kimlik ve kişilik koşullarını taşımıyorsanız, etkili veya etkin konumda olamazsınız. Eğer etkili ve etkin konumdaysanız;  Ya o sisteme entegre olmuşsunuzdur, yani kötü ve adil değilsinizdir. Ya size ihtiyaç vardır ve bir müddet oradasınızdır, Ya da her şeyinizden ödün vererek kötü ve adil olmamayı seçmeden konumunuzun etkili ve etkinliğini başkalarına bırakmışsınızdır. Yani orada bir figürsünüzdür. Bu gerçeği kabul ederek yaşamak ama yaşama enerjisinden ve üretkenliğinden vaz geçmemek asıl önemli ve değerli olandır. Bu bağlamda yeteneklerinizin, liyakatınızın ve taşıdığınız tüm olumlu koşul ve özelliklerin bir şey ifade etmediği ya da çok şey ifade etmediği toplumsal bir yapıda bunalıma girmek ya da pasifize olmak yerine mücadeleyi seçmek ve yararlı olma koşulları peşinde koşmak asıl zor ve anl

YALNIZLIK VE ÇARESİZLİK ÜZERİNE

Resim
Aynı dünyada, aynı insanların yalnızlığı nedir ki? Artık aynı şehirde, aynı semtte, aynı mahallede, aynı sokakta, hatta aynı evde, aynı insanların yalnızlığı zamanlarındayız çoktan beri... Kalabalıklardaki yalnızlık ya da yalnızların kalabalığı dedikleri.. Nicel olarak artarken, nitel olarak kaybolmak bu olsa gerek.. İki yaşam biçimdir bizi kurtaracak olan; Niteliksiz kalabalıklardan kaçıp gerçek/nitel gerçek yalnızlığı yaşamak ve örgütlenerek kalabalıklar içinde yalnız kalmamak...

TARIK AKAN'IN ARDINDAN VEDA YAZISI

Resim
(Tarık Akan'a saygı duymak için önemli neden) Bazı kişilerin Tarık Akan'ın arkasından neden küfürler ettiğini anlamak mümkün.. Bazı kişilerin ise bir Türkiye sanatçısının ardından topluma yönelik bir kaç cümle ile taziyede bulunmayışlarını ya da bir kaç cümle ile "iyi" cümleler kurmamış olmalarını kabul etmesek de anlamak mümkün... Çünkü onlar kendilerinden görmedikleri kimseyi sevmiyorlar ve saygı duymuyorlar.. Bunu epey zamandır biliyoruz. Varlık nedenleri ve varoluş formasyonları budur çünkü... Bazı solculara ne demeli peki? Onların da bazılar Kürt'ler ve Kürtlük meselesi ile ilgili olarak yeterince Kürt'çü bulmadıkları, hatta Kemalist ya da ulusalcı buldukları Tarık Akan'a yönelik saygın olmayan yazılar yazmaya koşullanmışlardır. Onunla ilgili olumlu şeyler söylememek için bir hayli çaba sarfetmektedirler. En azından Seyit Ali'ye yapılmamalıdır bu.... Öyle değil mi? Kimileri de onun kadar cesur olamadıkları halde sözüm ona sınıf mü

Okumak

Resim
Yazacak bir şeyler bulamıyorsa insan, Ya da hep aynı şeyleri yazıp, kendini tekrara düşüyorsa, Eksik olan öncelikle yazmak ve yazabilmek yeteneği sorunu değil, yapılmış olan okumaların azlığındandır. Okumayan insan sadece dinleyen insandır... Bir insan ne kadar çok ve daha önemlisi ne kadar farklı şeyler dinleyebilir ki... Okumalar insanı dillendirir. Dillenmek illa ki konuşmak değil, yazmaktır da... Okumalar insanın en kolay, en sömürüsüz, en eşitlikçi zenginleşmesidir... Okumalar aklın giderek özgürleşebilmesinin araçlarından birisidir.

Kurban Olana Dair Hisler

Resim
İpini koparıp kaçan dananın tarafını tutmayan var mı aramızda?  Yok... (Hatırlayın; İspanyol matadora duyduğumuz öfke ile boğanın arada bir de olsa matadorun bir tarafına sapladığı boynuzuna hiç üzül(e)mediğimizi)... Eee o halde?... Çelişkilerimizi bir tarafa bırakalım... Duygularımız ile düşüncelerimiz koşut olsun. Düşüncelerimiz sadece bize aktarılanlar değil, bizim özgür aklımızın da ürünü olsun..

SEVMEK ÜZERİNE

Resim
"Ben gidiyorum, geliyor musun"? Diyene değil,  "Sen gelmiyorsan ben de gitmiyorum" diyene bakmalı insan. Çünkü değer vermek, değer verdiğin için kalabilmeyi becerebilmektir. Ve dahası gitmek isteyip de değer verdiği için gitmediği halde, kalarak mutlu olmayı da becerebilen kişidir seven insan. Çünkü sevmek gitmek değil, kalmaktır daha çok. Ve sevmek birisi için kalıp hem kendini, hem de onu mutlu kılabilmeyi becerebilmektir.

KURBAN ETME MESELESİ

Kurban olunmaktan, kurban olmaktan, kurban etmekten, kurbana sığınmaktan, kurban ile aldanmaktan, kurban ile aldatmaktan uzak olmanın mümkün olabileceği bir dünya düzeni kolay görünmemektedir. Bunun için "akıl devrimi" gerekir. Kurban meselesi Bir hayvanı keserek "hayırlara vesile" olmak meselesi değildir.  Bu hale getirilmiş ve dönüştürülmüştür. Kurban olma bir felsefedir. Bu daha büyük ve daha evrensel büyük bir meseledir. Kurban ontolojik olarak kendisi bir meseledir. Hatta kavramın kendisi dahi meselenin yansımasını oluşturur. Eğer kurban olgusunu ve varlık nedenini insanın "en değerlisini" feda edecek denli sevmesin, inanması kast ediliyorsa, sormak gerekmez mi? Neden feda etmek diye? Bu durumda feda edilenin yaşam hakkını, önemini ve değerini nereye koymak gerekir? Ve sormak gerekir neden kendini feda etmek değil de, en sevdiğini feda etmek argümanı üzerine kurgulanmış bir mevzudur şu kurban? Ve sonunda en sevdiğini feda etmek yerine başk

DÜNYA DÜZENİ

Neredeyse her ülkede ve dolayısıyla tüm dünyada yaşam düzeni varlıklı insanların daha iyi yaşayabilmeleri için düzenlenmiş ve düzenlenmektedir... Kim daha iyi yaşamak istiyorsa varlıklı olmak zorundadır. O halde varlıklı olmayanlar ve olamayacaklar için geriye bir seçenek kalıyor, varlıklı insanlara hizmet etmek... Böyle bir dünya düzeni olmaz. Varlıklı olmayanların varlıklı olmaya odaklanmış yaşam motivasyonu ile yine varlıklı olmayanların, varlıklı olanları daha varlıklı kılmak için düzenlenmiş bir dünya düzeni kaotik bir yaşamdır. Bu bağlamdaki düzen denilen şey aslında başlı başına bir düzensizliktir. Dünyayı varlıklı insanlar için "cennete" çeviren ve bu cenneti uzaktan da olsa gören, duyan ve hisseden insanlara bu yetmez ve elbette yetmemelidir. Oysa herkes "insan" gibi çalışmalı, "insan" gibi eğlenmeli.. Bu ne pis bir hayattır böyle.. Örneğin bayramlar... Yoksulların yoksulluklarının yüzlerine vurulmasından ve yoksul olduklarının kab

KADIN VE ERKEK EŞİT DEĞİLDİR

Resim
Kadınla erkek eşittir diyorlar.. Mümkün mü bu? Olabilir mi böyle bir şey? Annelerimizden, kız kardeşlerimizden eşlerimizden, halalarımızdan, teğzelerimizden, kızlarımızdan, yengemizden biliyoruz. Kadın erkek ile eşit olmaz... Olamaz İçinde bir parçayı büyütecek sonra onu içinden koparıp doğuracaksın ama buna karşın asla eksilmeyecek, aksine çoğalacaksın, Her ay kanayacaksın ama asla tükenmeyeceksin, Dışarıda çalışıyor olmana rağmen aynı biçimde evinde de çalışmaya devam edeceksin, Çok eşliliğe daha uygun olduğun halde tek eşlilik konusunda daha hassas, vefalı ve sadık olacaksın, Her koşulda katlanmayı ve her koşulda toparlayıcı olmayı daha iyi becereceksin, Ama tüm bunlara rağmen erkekler ile eşit olacaksın. Olmaz.... Kadın ile erkek eşit olamaz. Çünkü kadınlar erkeklerden daha üstündürler...

İNSANI BELİRLEYEN ŞEY

Resim
Hangi koşullarda, hangi coğrafyalarda yaşıyor olursak olalım, küçük ya da büyük yaşamlarımızda bizi belirleyen tek şey; O söz konusu yaşamlarımızda ne yapmadığımız değil, ne yaptığımızdır... Çünkü yapmadıklarımız ile kendimizi, yaptıklarımız ile kendi dışımızdakileri etkileriz. İnsan etkilediği/fark yarattığı/değiştirdiği/dokunduğu kadardır.. İnsanı belirleyen şey; Yaşadığı topluma, yaşadığı dünyaya sunduklarıdır.