Kayıtlar

Aralık, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AŞK MI? SEVGİ Mİ?

Resim
Ali Şeriati'nin dediği gibi; “Aşk kendinden yanadır, bencildir. Oysa sevgi sevilenden yanadır”. Demem o ki; Bir şeye veya bir şeylere aşk ile bağlanmak aslında kendine bağlanmak ve kendin için yaşamaktır daha çok. Aşk ile bağlandığımız her ne varsa, kendimiz için istediğimiz şeydir çoğunlukla. Aşk geçici bir hevesin, bir kimya sürecinin dışa vurumudur sadece. İki kişilik dense de esasında tek kişiliktir. Aşktan şiddet çıkar ve bir de iki yüzlülük. Çünkü bencilliğin dizginlenemez tutku sarhoşluğudur aşk. Oysa sevgi öyle mi? Sevgi, sevdiğini onun için sevebilmek duygusu, tutumu ve davranışıdır. Onun için onu sevmek, ondan size gelen süresiz, çıkarsız ve vefalı bir sorumluluk izdüşümüdür. Bu yüzdendir ki sevgiden barış ve toplumculuk çıkar. Eşimize, evladımıza, ailemize, memleketimize, insanlarımıza, doğaya, hayvanlara aşk değil, sevgi gerekir Çünkü sevgi sevilenden yana olmak demektir. Sevilenden yana olmaksa dünyanın ve insanlığın kurtuluşudur.

"ÜÇÜNCÜ YOL" SEÇENEĞİ

Resim
ÜÇÜNCÜ BİR YOL HEP VARDIR.. OLMALIDIR. HAYATA BÖYLE BAKMAYI, HAYATI BÖYLE ALGILAMAYI VE YAŞAMINI BÖYLE SEÇMELİ İNSAN.. ÇÜNKÜ İKİ YOLDAN BİRİSİ DİĞERİNDEN DAHA İYİ VE GÜVENLİ OLMAYABİLİR. ÜÇÜNCÜ BİR YOLU ARAMALI İNSAN... YA DA YARATMALI.. Bu basit bir önerme ya da aforizma değildir.  Bu tam olarak bir gerçeklik ve daha önemlisi ihtiyacımız olan şeydir. "Seçenekçilik" ya da "çok seçenekçilik" olarak kavramlaştırabileceğimiz bu görüş ve yaşama biçimi insanın  akılcılık zenginliğinin gerekliliklerinden birisidir. "Üçüncü Yolcu'luk" olarak tanımlayabileceğimiz bu yaşam biçimi, taraf olmak zorunda olmamak, dayatılan seçeneklere sağlıklı bir şekilde direnmek demektir.    Devlet ve Devlet karşıtlığında kendimizi illa ki bir tarafta konumlandırmak zorunda mıyız? En azından düşünsel boyutta da birisine daha yakın olmak zorunda mıyız? İkisine de karşı olamaz mıyız? Üçüncü bir seçeneğimiz yok mudur? Biz aptal ya da esir miyiz? Akıl tutulması m

NE YAPMALI?

Resim
HAYATA DAİR Eğer hayata ve yaşananlara dair bir düşünceniz, bir amacınız ve bir itirazınız varsa başınıza mutlaka bir şeyler gelir. Gelmiyorsa bu hayata ve yaşananlara dair kayıtsızlığınızdan değildir. Muhtemelen ve çoğu zaman düşünce, itiraz ve amaç ile ilgili beceriksizliktendir. Beceriksizlik ise esasen önce rehbersizlikten sonra da örgütsüzlüktendir. Lakin rehber ve örgütlülük dediğin insanın yaratıcılıklarını ve bireyselliğini engelleyen bir gerçekliği de içinde barındırır çoğunlukla. Ne yapmalı? On yıllardır sorulan bir sorudur bu. Kült olmuş kitabı dahi vardır.  Çoğu zaman cevap kendiliğinden değil elbette ama birden bire ortaya çıkar. İnsanlar kriz anında düşünürler ve harekete geçerler en çok. Çünkü başka çare kalmamıştır. Harekete geçmek tek seçenektir. Aksi sonsuz hareketsizliktir çünkü...

Aptallık Aslında Deneyimsizliktir.

Resim
Hatalarımızı, yanılgı ve yanlışlarımızı çoğu zaman “aptallık” olarak nitelendiririz. “Ah aptal kafam” ya da “ne aptallık yaptık be” gibi serzenişler, kendimize yaptığımız en büyük haksızlıklardan birisi olsa gerektir. Oysa “aptallık” diye nitelendirip kendimize haksızlık ettiğimiz çoğu yanlışlarımızın ve yanılgılarımızın gerçekten aptallık derecesinde bir tutum ve davranış ile ilgisi yoktur. Çünkü genel olarak herhangi bir konuda ve herhangi bir süreçte deneyimlediğimiz bir konu ile ilgili aynı yanlışı yapmaz ve aynı yanılgıya düşmeyiz. O halde ilk yanlışlarımız ve yanılgılarımız aptallık değil, sadece deneyimsizliktir. Deneyimsizlik, haberdar olduğumuzu sandığımız bir çok şeyden aslında haberdar olmayışımız demektir. Başımıza ilk gelen şeyler bizim ilk deneyimimiz olup, gereken doğru tutum ve davranışı gerçekleştirememiş ise asla aptallık değildir. Yaşımız kaç olursa olsun, yaşayacağımız ilkler her zaman vardır. Azdır belki ama mutlaka vardır. İlkler nerede ve ne zaman yaş

KURNAZLIK AKIL ÜRÜNÜ OLABİLİR AMA AKILLILIK DEĞİLDİR.

Resim
Kurnaz insanların başarılı veya becerikli olarak görülüyor olmaları ve özellikle de akıllı olduklarına dair yanılsamanın tek nedeni, kamu gücünün yani devletin bu tip insanları engellemiyor ve gereğini yapmıyor oluşu ile ilgilidir daha çok... Kurnazın kurnaz olma gereğini ortadan kaldırırsanız ve özellikle de kurnazlıktan dolayı kazançlı çıkmasını önlerseniz kurnazlığın gerekli bir akıllılık olmadığını görürsünüz. Kurnazlık diğer tüm olumsuz davranışların öncelidir. Çünkü özünde başkasını alt etme, kandırma ve aldatmayı barındırır. Kurnazlığa prim vermemek demek, yalan dolan gibi diğer olumsuz tutum ve davranışlara da engel olmak demektir aslında. Kurnaz insanlardan iyi, yararlı, üretken ve özellikle de toplumcu insanlar çıkmaz... Örneği yoktur. Çünkü kurnazlık en masumane şekliyle bencilliği,  özellikle de çıkarcılığı ve haksız kazanç elde etmenin yöntemlerinden birisidir. Akıllılık ile karıştırılan kurnazlık, kurnazlığın legal hale getirilmesi ve to

KİMİZ VE NASIL BİRİSİYİZ..

Resim
Sahip olmak istediklerimiz ve sahip olduklarımız bizim nasıl birisi olduğumuzu izah etmeye yetmez. Ama sahip olduklarımız ile ne yaptığımız ve nasıl yaptığımız bizim nasıl birisi olduğumuzu izah etmeye yeter. İyi birisi miyiz? Yoksa kötü mü? Üreten mi? Yoksa tüketen mi? Yararlı mı? Zararlı mı? Dahası Dürüst mü? Değil mi? Sahip olduğumuz şeyler dediğimiz elbette akıl ve bilgiden tutunuz tüm olanaklarımızı, güçlerimizi yani kısaca tüm yeterliliklerimizi içerir. İşte bu yeterli olduğumuz şeyler her nelerse, onlarla neler yaptığımız ve nasıl yaptığımız bizi izah eden şeydir.

BU BENCİLLİK DEĞİL... İHTİYAÇ

Resim
Bazı insanlar vardır, kendinizi onların yanında daha iyi hissedersiniz. Sanki zihniniz açılır, ufkunuz genişler... Daha güzel düşünür, daha güzel konuşursunuz, hatta daha üretken olduğunuz duygusuna kapılırsınız. Bu yetmezmiş gibi ruhunuz masmavi gökyüzü gibi pırıl pırıl olur, bir ferahlık bir dinginlik hissedersiniz. Size bunları yaşatan ya da duyumsatan insanlar ile daha fazla zaman geçirmeniz gerek. Bu bencillik değildir. Bir ihtiyaçtır. Kendiniz için bir şey yapmaktır. Eğer hayatınızda böyle insanlar varsa, kendinizi ihmal etmeyin. Bu arada siz de onun için aynı şeyleri ifade ediyorsanız, ne mutlu size. Yok eğer etmiyorsanız, bir başkası için mutlaka etmelisiniz. Çünkü herkesin böyle bir insana ihtiyacı vardır.