Kayıtlar

Kasım, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SENDEN ÜMİDİNİ KESMEMİŞ BİRİLERİ OLSUN HEP

Resim
Senin insanlardan değil, insanların senden ümitlerini kesip, kesmedikleri daha önemlidir. Çünkü, sen insanlardan ümidini kesersen mutsuz bir insan olursun. Mutsuzluk da elbette az şey değil...  Ama insanlar senden ümitlerini keserlerse yok sayılırsın...Bitersin. Yaşayan bir hiç olursun. Onun için öyle yaşamalı ve öyle şeyler yapmalı ki insan, ümitlerini asla kesmeyen ve kesmeyecek olan birileri olsun çevresinde. Yaşamak dediğin biraz da başkaları içindir. Mutlu olmak, biraz da mutlu kılmaktan geçer. Öyle öğrettiler bize ama başarmak sadece kazanmak değildir.  Kazanarak ancak güçlü olabilir insan, oysa başarılı bir yaşam güçlü olmak için harcanan bir ömür değildir.

ÇAY

Resim
"Hadi bi çay demle de içelim"  ya da  "Yeni çay demledim içer misin?"  veya  "Şöyle demli bir çay olsa da içsek"... Sözleri bu memlekette duymaktan veya söylemekten en çok haz duyduğumuz cümleler olsa gerektir. Neden acaba? Sadece çay içmeyi seviyor olmamızdan değil herhalde. Öyle aç ve öyle susamış vaziyetteyiz ki; Acısız, hüzünsüz, dertsiz ve hırslardan uzak şöyle ağız tadıyla eş, dost ve akrabalar ile birlikte olmalara....  Çay içmek belki de bahane... Birlikte olmak şahane... Yine de her şeye rağmen ısrarla devam etmeliyiz akşam üstü ve akşam çaylarına... Neden derseniz; Çünkü birlikte içilen çaylarda devam ediyor hala birbirimize olan sevgimiz ve muhabbetimiz..

Ömür ve Hayat

Resim
"Her insanın doğumundan ölümüne kadar süren, kısa ya da uzun bir ömrü vardır. Ama herkesin bir hayatı yoktur. Bir hayatımızın olmasını istiyorsak önce onu edinmeliyiz". "Hayat biyolojik bir zorunluluğu yaşamaktan öte, yaptıklarımızın toplamıdır" diyor Metin Eroğlu. Bu bağlamda bir düşünsenize,  Kaç insanın bir hayatı olmuştur. Ve/veya kaç insan ömrünü hayata dönüştürebilmeyi becerebilmiştir, yaptıklarının toplamıyla? Bir kahraman olmaktan söz etmiyoruz elbette, sadece ortaya koyulan işgücünün ürüne ve eserlere dönüşmesinden söz ediyoruz. Gerçekten edindiğimiz bir hayatımız var mı?