Kayıtlar

Ağustos, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İnsanın İnsanda Yansıması

Resim
İnsanın kendisi dışında iletişimde bulunduğu herkesteki izlenimi ve bu izlenimin düşünsel ve dile getiriliş boyutundaki durumu kendi yansımasıdır aslında. Aynaya bakmak gibi bir şey bu. Bir insanın sizinle ilgili tüm izlenimleri sizin o insandaki yansımanızdır. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. O ayrı bir konu. Ama o insan sizin yansımanızdır. Ondan yansıyan ne varsa o sizsiniz. Böyle bakınca, eş dost, akraba, mesai arkadaşı, mücadele arkadaşı, konu-komşu, bir şekilde yollarınızın kesiştiği herkes kim olduğunuzun, ne olduğunuzun görüntülerini taşırlar. Asıl aynaya bakmanın böyle bir şey olduğunu bilmek gerek. İyi, kötü, dürüst, yalancı, hırsız, acımasız, çıkarcı, güvenilir, candan, içten, ikiyüzlü, güvenilir ve daha onlarca yansımasıdır sizden ona aktarılan ve ondan size akseden. Böyle bakınca bazı aynalar sizi hiç de "iyi" ve "güzel" göstermiyor olsa gerek... 

DOĞA VE İNSAN

Resim
Doğada hiç bir şey diğerinin karşıtı değildir. Ya da doğada hiç bir şeyin karşıtı yoktur. Tamamlayanı, eşdeğeri ya da bütünleyeni vardır. Bunu anladığımız an doğa ile savaşmayı değil doğa ile bütünleşmeyi öğreneceğiz ve daha mutlu olacağız. Ama şimdilik bu çok uzak bir ütopya. Önceleri böyleydi. İnsan geliştiğini sandı ve doğaya savaş açtı. Aslında bugün insanın insanla savaşının kökeninde insanın doğa ile savaşı yatmaktadır. Çünkü doğaya hükmetme insana hükmetmeyi getirmiştir. Çözüm karşıtların birliğidir. Birliğin karşıtlığı değil.. Aslında karşıtların birliği mevzusundaki temel yanılsama insan ile doğayı karşıt olarak algılamada yatmaktadır. Oysa insan doğanın karşıtı değil sadece bir parçasıdır. Parça bütünün karşıtı olamaz. Olursa kendini mahveder. Bugün dünyanın yaşadığı işte budur.

İNSANLAR DA TOPLUMLAR GİBİDİRLER.

Resim
Ya da toplumlar insanların yansımasıdırlar. Tıpkı toplumlar gibi insanlar da elde ettikleriyle, kazançlarıyla sadece büyürler ve güçlü olurlar. Ama yarattıkları ve ürettikleriyle de önem kazanırlar. Ama bir insan asıl "yok etmeye karşı duruşu, direnmeleri ve yok etmeye karşı yaşamıyla" değer kazanır. Şimdi dönüp  kendimize ve geçmiş yaşamımıza bir bakalım; Ne ölçüde büyümüş ve güçlenmişiz? Ne ölçüde önemliyiz? Ama asıl bunlardan önemlisi ne ölçüde değerliyiz? Bundan sonraki yaşamımızı değerli olmaya harcamak istiyorsak başta doğa olmak üzere, kültür, insan ve hayvan hakları konularında tüm yok etmelere daha fazla direnmek ve yok etmeden yaşamayı seçmek zorundayız.     Bunların dışında bir yaşam bizi asla değerli kılmaz, yalnızca gelişmiş, güçlü ve önemli kılar. Bu dünyadan göçer iken geride bırakılan sadece değerli olmaktır.