Kayıtlar

Ekim, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SALT DOĞA YETER

Resim
Sadece doğa. Evet sadece doğa. Tek ihtiyacımız olan şey sadece doğadır. Onda aradığımız her şey var. Yeter ki, onun bir parçası olmayı ve ona ihanet etmeden yaşamayı seçelim. Doğa'da her şey var. İnsanın kendisi de var.  Ama değerli olmayı bilerek ve isteyerek Önemli olmayı istemeyerek ve bunun için asla uğraş vermeyerek. Çünkü doğada her şey değerlidir. Ama hiç bir şey bir diğerinden önemli değildir. Değerlilik doğanın/yaşamın güzelliği, önemlilik doğanın/yaşamın reddettiğidir. Değerli olmak güzelleştirirken, önemli olmak çirkinleştirir. Doğa önemli olmak üzerine var olmamıştır. Dolayısıyla içindekiler ile birlikte değerli olmak üzerine kurgulanmış bir bütünseldir. Yaşam tam olarak işte budur.

Yanlış İnsanlardan Doğru Yaşamlar Çıkmaz

Resim
Kendisi dışındaki herkese gülen, Kendisi dışındaki herkes ile dalga geçen, Kendisi dışındaki herkese kızan, Kendisi dışındaki herkesi aşağılayan, Ve sadece kendisi için tüketen bireylerin çoğunlukta olduğu bir toplum, iyi bir toplum değildir. Oysa; Kendisine gülebilen, Kendisine kızabilen, Kendisini eleştirebilen, Kendisini gereğinden fazla önemsemeyen, Ve başkaları için de üretebilen bireyler olabilmek gerek. Çünkü; Yanlış insanlardan doğru yaşamlar Yanlış hayatlardan doğru toplumsal hayatlar çıkmaz.

Toplumsal Evrim Mekaniği Ya da Sistemin İşleyişi

Resim
Yazanlar çoğaldıkça okuyanlar azaldı. Oysa doğru orantılı olması beklenir. Yazanlar arttıkça okuyanların da artması gibi. Keza eleştirenler çoğaldıkça öneri sunanların azalması, sorun yaratanların çoğaldıkça çözüm bulanların azalması aynı şekilde ortaya çıkabilmektedir. Bu aslında kendi içinde olumsuzluğun iç tutarlılığıdır. Düşünsenize tüketenlerin çoğaldıkça üretenler azalması ne anlama gelir? Bu aslına bakarsanız insancıl ve rasyonel olmayı uyumlu bir şekilde sistematik işleyişte bir yere oturtamamış olmanın dışa vurumudur. Toplumsal ve ekonomik olarak çelişkili olan bir durumdur bu. Bir kısır döngü gibi bir şey. Ama özünde zamanın ve zamanı yönetenlerin varlık nedenlerinin ve varlık gerekçelerinin doğal bir sonucudur yaşananlar. Muhtemeldir ki, zaman ve toplum ilişkisi, nesnel koşullardaki algılama değişimi ile süreci gerçek ve olması gereken tutarlılığına oturtacaktır. Ve süreç farklı işlemeye da başlayacaktır. Örneğin anlamlı bir biçimde tüketenler ile birlikt

DİNDAR İNSAN KÜFREDER Mİ?

Yaşayarak öğreniyor insan bazı şeyleri. Kendilerini öncelikle Müslüman kimliği ile açıklayan insanların bu kadar küfürbaz oldukların bilmezdim doğrusu. Genç sayılmam. Abi diyen neredeyse yok gibi. Dede diye hitap edilmemize ramak kaldı. Yani demem şu ki, bunca yıldır hem dindar kimliğini öne çıkarıp hem de bu kadar argo ve küfürlü konuşan insanların varlığından haberim yokmuş meğer. Son 10 yıl bunu öğrendim doğrusu. Bu bir kazanım mıdır? Bilemiyorum. "Dindarlar da insan, onlar da küfredebilirler" deniyorsa eğer, Dindarlar da insan, onlar da hırsızlık yapabilir, Dindarlar da insan, onlar da öldürebilir, Dindarlar da insan, onlar da sömürebilir gibi önermeler ve tezler de ileri sürülebilir. O halde herkes insansa, insan olmak bazı şeyleri yapmaya engel değilse bu birinci sorunsaldır. Dindar insanların dindarlığı bazı şeyleri yapmaya engel değilse o halde dindarlığın nedeni ve gereği nedir? Bu da ikinci sorunsaldır. Son tahlilde sorun "

Kedinin Ölümü

Siz bir kedinin sessiz ve onurlu ölümüne tanık oldunuz mu hiç? Ben oldum. Hiç olmasam daha iyiydi, ama oldum... Bir hayvan yaşama tutunmak için nasıl çabalar bunu gördüm. Dahası bir hayvan ölüme beş kala ne kadar onurlu ve ne kadar zararsız olur bunu yaşadım. Ve bir hayvan ölümüne en yakın evrelerde evi kirletmemek için çişini ve kusmalarını evin dışında yapmak için nasıl çaba sarf ettiğine tanık oldum. Bir kedinin kendisini temizleyecek gücü kalmadığı için nasıl da onurunun kırıldığını ve bundan dolayı yapayalnız kalmak için nasıl da çabaladığına hem şaştım hem kahroldum.  Bu yaşımda bir kedinin inanılmaz kişilikli duruşundan ve yaşam mücadelesi açısından inanılmaz direncinden bir insan olarak ezildim ve utandım. İçim acıyor. Neden? Derseniz  Kedimiz Nazlı'nın böbrek yetmezliği dolayısıyla bir daha dönmemek üzere gidişinden.