Doğru Bildiğimiz Yanlış, Asıl Doğru Olan ve Bu Neyi Değiştirir?



Doğru insan, cömert insan, iyi insan, dürüst insan olmaz.
Doğru davranan, cömert davranan, iyi davranan, dürüst davranan insan vardır. 

Dolayısı ile eylem ve eylemlerdir aslında iyi veya kötü olan. İnsan kendisi değil, eylemleridir yararlı veya zararlı olan.

Uzun insan, kısa insan, şişman insan, zayıf insan siyahi insan, beyaz insan olur.
Lakin iyi veya kötü ya da edepli yada edepsiz insan olmaz. İyi davranış, kötü davranış, edepli ya da edepsiz davranış olur.

Dolayısıyla insanların eylemleridir sıfatlandırılması gereken insanın bizzat kendisi yani nesnel olarak var oluşu değildir.

Örneğin cinayet işleme potansiyeli insanı katil yapmaz, ancak cinayet işlemesi katil yapar.

Şimdi buradan hareketle zaten bizler birbirlerimizi değerlendirirken kimlik ve kişilik açısından birbirlerimizle ilgili yargılarda bulunurken nelere bakıyoruz; birbirimizin siuetine mi yoksa eylemlerine mi?
Elbette eylemlerine....  

Peki diyelim ki hayatı bu şekliyle kavramaya ve yaşamaya başladık. Bunun yararı nedir?
Gayet basit. 
Öncelikle toplumu oluşturan insanlar, ülkeyi oluşturan toplumlar birbirlerini sadece davranışları yani eylemleri ile değerendirir ve yargılarlarsa kavgalar, bölünmüşlükler, ayrışmalar ve ötekileştirmeler en aza iner. Bu güzel bir hayat için çok ama çok mühimdir.

Dahası eğitim denen önemli süreci "insanı eğitme" işi olarak görmeyiz. Çünkü insanlar eğitilmez. Eğitim insanların doğru, yararlı, iyi eylemler yapmasını sağlama işidir. Eğitim iyi insan, doğru insan, yararlı insan yetiştirme işi değildir.
Eğitimi bu paradigma üzerinden inşa edebilirsek, eğitim hem daha kolay, hem daha ekonomik, hem daha az sorunlu bir alan olacak, zaman ve emek daha değerli kullanılmış olacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pervasızlık

MEKAN GEOMETRİSİ...